Etkin Ders Çalışmada Başarının Tanımı

zihinokuluetkinders-15

Etkin Ders Çalışmada Başarının Tanımı

Evet, etkin ders çalışmada, zihin ve bellek unsurlarını detaylandırmanın akabinde, son unsur olan motivasyon unsurunu detaylandırmaya devam ediyorum. Son yazımı, etkin ders çalışmak açısından önemli olduğunu düşündüğüm içsel motivasyonu arttıran dört faktörü ele alarak tamamlamıştım. Bu yazımda da, etkin ders çalışmada motivasyon açısından yine kritik öneme sahip olduğunu düşündüğüm başarının tanımı konusu ile, motivasyon unsurunu detaylandırmaya devam ediyor olacağım.

Başarı çok yönlü anlam barındıran bir kelimedir

Başarı ve motivasyon ilişkisini ele almak için, başarı nedir? sorusu ile başlamak gerekir. Bazılarınız için bu çok tanıdık ve basit bir soru gibi gelebilir ve saniyeler içinde akıllarından, “Başarmak işte”, “İstediğine ulaşmak”, “Hedefe varmak”… gibi yanıtlar geçebilir. Bir açıdan da böyle düşünmekte hatalı değildirler. Nitekim, düşündükleri gibi, başarı elbette ki insanın yapmak istediğini yapabilmesi, koyduğu hedefe varabilmesini içerir. Ancak, daha detaylı bir şekilde incelendiğinde, başarı aslında sadece bu tanımlardan da ibaret değildir, çünkü başarı aslında ilk anda tek bir anlamı olan bir kelime gibi görünse de, aslında hiç de o kadar tek yönlü değildir. Bu açısını, içine birçok şey alan ve bağlandığında ortalığı düzende gösteren bir örtü hayal ederek düşünebilirsiniz. Bu imgede başarı, o örtü gibidir. Yüzeyde, sadece örtü gibi görünür, ama aslında içinde sakladığı birçok şey vardır. Yani, başarı aslında çok yönlü anlam barındıran bir kelimedir.

Başarının tanımını mı soruyorsunuz, yoksa benim için ne ifade ettiğini mi?

Bu gerçeği daha iyi anlamak için başarının ne olduğunu öncelikle kendinize sorabilir, akabinde de hayatınızda sorduğunuz farklı kişileri düşünebilirsiniz. Bu sürece kendinizi bıraktığınzıda büyük ihtimalle, aldığınızyanıtların, içgüdünüzün ilk anda verdiği o, “Başarmak işte”, türünden yanıtlardan sadece farklı olmadığını, başka insanların da verdiği yanıtların birbirinden çok farklı olduğunun farkına varacaksınızdır.Örneğin, sizin için: “başarı insanlar tarafından fark edilmek” olabilir, ancak anneniz için “başarı insanın gözlerinin parlaması, içinin ısınması” olabilir, babanız için ise “başarı iyi bir konumda çalışmak” olabilir. Başka bir ifade ile “başarının tanımı” kolaydır, ama o “tanımın her bireye ne ifade ettiği” oldukça farklıdır.  Buna dayalı olarak: Başarı nedir? sorusuna verilecek daha doğru bir yanıt aslında şu olabilir: “Tanımını mı soruyorsunuz, yoksa benim için ne ifade ettiğini mi?”

Başarının sizin için ne ifade ettiğini belirlemeniz önemlidir

Golf sporu tarihinin belki en önemli isimlerinden olan Arnold Palmer’in çok değerli bir paylaşımı vardır. Bu paylaşımında Palmer şöyle der: “Başarı istenmediği yere gelmez”. Başka bir deyişle, nasıl yemek yemek için içimizde açlığımızı doyurma isteği olması gerekiyor ise, başarıyı tatmanın koşulu da onu istemektir. Bunun için de etkin ders çalışmada motivasyon dediğimizde, ilk adım bizim için başarının ne ifade ettiğini belirlemektir. Nitekim, başarının tek başına lezzeti yoktur, bize ifade ettiği o şeyin veya şeylerin lezzetleri vardır. Belirlediğimiz anda da, Palmer’in ifade ettiği gibi, başarıyı artık istemişizdir ve bu noktada da sahiplenebilme unsurunu sahneye sokabilmişizdir, evvelinde değil. Başarılı olmadığımız anlarda hissetiklerimiz de bu konuda bir yol göstericidir aslında, çünkü birçok zaman bu hisler başarılı olamadığımız veya olmadığımızdan kaynaklanmamaktadır. Aslında, o uğraştığımız başarının bizim tanımımızdaki başarı değil de, başka “birilerinin” başarı tanımları olduğundan kaynaklanmaktadır.

Başarının benim için anlamı hâlâ aynı mı, yoksa değişti mi?

Başarının bizim için ne ifade ettiğini belirlemenin önemi kadar, bu ifadenin yaşımız ilerledikçe, bilgimiz arttıkça ve ortamlarımız değiştikçe değişebileceğini bilmemiz de önemlidir, çünkü bazen de başarılı olamadığımız ve olmadığımız hissi, başkalarının başarıya olan tanımlarını yaşattığımızdan değil de, bizim için artık başarı, “aynı şeyi ifade etmediğinden” kaynaklanmaktadır.

Bunu Malcolm Gladwell’in Outliers kitabında geçen bir araştırma verisi üzerinden düşünebiliriz. Bu araştırmada bir anne vardır ve bu annenin ilk çocuğu Amerika’da dünyaya gelmiştir. Bu dönemde, bu anne için başarının tanımı, bu çocuğuna dört yaşına kadar sayıları 1’den 15’e kadar saymayı öğretmektir ve bunu başarır. Sonra yıllar geçer ve bu süreçte, bu anne Çin’e taşınır ve burada da ikinci çocuğu dünyaya gelir. Artık Çince de öğrenmiştir ve ikinci çocuğunun da Çin’e daha kolay adapte olabilmesi için, onunla Çince konuşmaya karar verir. Bu karar ile ilişkili olarak da, ilk çocuğunda yaptığı gibi, ikinci çocuğuna da 4 yaşına kadar 15’e kadar saymayı öğretmeyi hedefler. Fakat ilginç bir şey fark eder; ilk çocuğu ile bunu başardığında yaşadığı o başarı duygusu kadar, bu ikinci çocuğunda o başarı duygusunu yaşamamıştır. Peki, neden?

Araştırmalara göre, İngilizce’de sayılar daha uzun hecelidir ve bundan dolayı da, araştırmacılar 4 yaşında İngilizce konuşan çocukların 15’e kadar saymalarının gerçekten büyük bir başarı olarak görmektedir. Hâlbuki Çince’ de sayıların dili çok daha kısa hecelidir. Örneğin, İngilizce’ de yedi sayısı “seven” iken, Çince’ de yedi sayısı sadece “qi”dir. Bundan dolayı da, çocuklar sayıları saymayı çok daha çabuk öğrenebilmektedirler. Hatta araştırmacılara göre, 4 yaşında Çince konuşan bir çocuk, 15’e kadar değil de, 40’a kadar sayabilmektedir. Yani, bu öyküdeki anne, iki dildeki sayıların arasındaki bu farkı bilse idi ve bunun üzerine, başarı tanımını tekrar değerlendirip, ikinci çocuğuna 40’a kadar saymayı öğretmeyi kendi için başarı olarak belirlese idi, muhtemelen ilk çocuğunda yaşadığı o başarı duygusu kadar, ikinci çocuğunda da o başarı duygusunu yaşayabilecekti. Bu bağlamda da, etkin ders çalışma ve motivasyon dediğimizde, “Başarı benim için ne demek?” sorusunun yanı sıra, “Başarı benim için hâlâ o mu demek?” sorusu da kritiktir aslında.  

Etkin #dersçalışma blog serisinin özeti

Bu noktada etkin ders çalışma için yazdığım blog serimi tamamlamış bulunmaktayım. Bu blog serisini özetleyecek olursak, bazı insanlarda ders çalışmak içgüdüsel olarak yani mizaç özelliği olarak bulunmakta iken, birçok diğer insanda mizaç özelliği olarak yok ve araştırma bulgularına göre var olan eğitim sistemleri de bu beceriyi yeteri kadar kazandıramamakta diyebiliriz. Bu sebeple, bu bireyler, herhangi bir öğrenme bozuklukları olmaksızın ortada kalmakta ve başarılarına büyük bir engel konulmaktadır. Halbuki öğrenmeye sosyal ortamların katkısı olsa da, akademik başarıya en büyük katkı bireysel ders çalışmaktan gelmektedir. Zihin, bellek ve motivasyon açısından bazı kilit bilgi ve beceriler kazanıldığı takdirde de etkin ders çalışmayı öğrenmek mümkündür.

0
    0
    Sepetiniz
    Sepetiniz boşMağazaya Geri Dön