Etkin #dersçalışma’da İçsel Motivasyonun Önemi
Etkin #dersçalışma’da İçsel Motivasyonun Önemi
Son yazımda, ders çalışmada motivasyonun önemi açısından görülmeyen ödüller ve içsel motivasyonun ne olduğu üzerine yazmış, ardından da içsel motivasyonu yedi faktör ile arttırabileceğimizden bahsetmiştim. Bu yedi faktör arasından ise, tecrübelerime göre, kontrol, sınırların bir miktar zorlanması, merak ve hayal ettirme özelliği taşıması olmak üzere, dört faktörün özellikle önemli olduğuna değinmiş ve takip eden yazımda bunları detaylandıracağımı ifade etmiştim. Kaldığım bu noktadan devam ederek, bu yazımda kontrol faktörünün etkin ders çalışma açısından anlam ve önemi üzerinde duruyor olacağım.
İnsanın Kendisine Ne Olduğunu Kontrol Etme Güdüsü, Dışardan Değil İçten Gelen, Temel Bir Duygudur
Etkin ders çalışma ve içsel motivasyon açısından kontrolün anlam ve önemini daha iyi anlamak için, bu unsuru kuralları başkalarından ziyade kişinin kendisinin belirlemesi olarak da tanımlayabiliriz. Burada bahsini ettiğim kurallar da bir alana odaklı değil, birçok açıdandır aslında: bir annenin, kızından ders çalışma saatlerine ilişkin kurallar belirlemesini istemesinden, bir babanın çocuklarından boş vakitlerini nasıl geçireceklerine yönelik kurallar düzenlemelerini istemesine… ya da bir kardeşin, abla ya da abisinden ona ne zaman ders anlatabileceğine yönelik kural belirlemesini istemesine… Bunun, görülmeyen ödül bazlı çalışma becerisini teşvik etme nedeni de şu gerçekte yatmaktadır: kişi kuralları kendi belirlediğinde, bu kuralları kendiliğinden gerçekleştirme isteği ve yapma motivasyonu artar, çünkü gerçekleştirmediği takdirde bu iç dünyasında “bilişsel tutarsızlık (cognitive dissonance)” olarak tanımlanan ve huzursuzluk yapan psikolojik hali ortaya çıkarır.
Bu hal, 1957’de Festinger’in bilişsel tutarsızlık teorisine (cognitive dissonance theory) dayanmaktadır. Bu teoriye göre, hepimizin içinde, düşünce ve davranışlarımızın uyumlu olmasına ilişkin ve uyumsuz olmasını önlemeye ilişkin bir içgüdüsel çaba ve istek bulunmaktadır. Bundan dolayı da, kişi yaptığı davranışlar ve düşünceleri arasında bir uyumsuzluk istemez, çünkü uyumsuzluk olunca bilişsel tutarsızlık olur, huzursuzluk olur. Bu sebeptendir ki, insanın kendisine ne olduğunu kontrol etme güdüsü aslında, dışardan değil de, içten gelen, temel bir duygudur.
Bilişsel Tutarsızlığı Önleme/Çözme İsteği İçgüdüsel
Bilişsel tutarsızlığı bir örnek üzerinden de anlatmakta fayda var. Buna dayalı olarak, şu senaryo düşünülebilir: Kişi ders çalışmadığı takdirde sınavda başarılı olmayacağını biliyor (düşünce) ama buna rağmen ders çalışmıyor (davranış). Burada var olan durum ne? Düşünce ve davranış arasında uyumsuzluk. Pekala, sonucu ne? Bilişsel tutarsızlık. Bu bilişsel tutarsızlık hali, o kadar güçlü bir içgüdüdür ki, araştırmalara göre bu halin ortaya çıkmasını önlemek için kişide belli başlı üç farklı yöntem bile bulunmaktadır ve kişi bu üç farklı yöntemin hepsine ya da herhangi birine bilişsel tutarsızlık olmaması için başvurmaktadır:
1. Kişi düşüncesini değiştirir: Ders çalışma örneğinden devam edelim. Tahmin edebileceğiniz gibi, ders çalışma örneğinde bilişsel tutarsızlığa neden olan düşünce: “Ders çalışmayınca sınavlarımı batırıyorum. Ders çalışmalıyım” gibi bir düşüncedir. Buna dayalı olarak, bu yöntemde, kişi düşünceyi değiştirmek için artık ders çalışmama düşük notlara neden olduğundan, çalışmamanın kötü bir şey olduğuna değil de, ders çalışmamanın belli başlı entelektüel savunmalarla aslında iyi bir şey olduğuna karar verir.
2. Kişi var olan düşüncenin önemini azaltır: Yine aynı örnekten yola çıkarak, bilişsel tutarsızlığa neden olan düşünce ders çalışmamanın sınavlarda başarısızlık ile ilişkili olması ile alakalıdır. Buna dayalı olarak, bu yöntemde, kişi düşüncenin önemini azaltmak için “Sınavlarda başarısız olmanın bin bir türlü sebebi var. Bazen çalışsan da hocalar haksız puan veriyor. O zaman gidip tüm hocaları da mı iyileştireceğim. Amma da yaptım!” türünden bir düşünce ile temel düşüncesinin önemini azaltma halidir.
3. Kişi bilişsel tutarsızlığa neden olan düşünceyi yenebilecek yeni bilgiler edinir: Tekrar aynı örnek üzerinden devam edelim, bu sefer de kişi düşüncenin önemini azaltmak için, ders çalışma ve sınav notları üzerine araştırma yapıp, “aslında ders çalışmamak tüm sınavlarda başarısız olmaya neden olmuyormuş. Ondan sınavları batıracağım ne malum” türünden bir düşünce ile ders çalışmamanın sınavları batırdığı düşüncesini yenen bir düşünce edinmiş olur.
Ders Çalışma Sürecinde Ne Yapıp Yapmayacağına Yönelik Kuralları Sadece SEN Belirle!
Neticede, bilişsel tutarsızlığı önlemek ve istemek gerçekten güçlü bir içgüdüsel çabadır ve bundan dolayı da görülmeyen ödül bazlı çalışma becerisini teşvik etmek için bu içgüdüden yararlanmakta oldukça fayda vardır. Aynen görülmeyen ödül de olduğu gibi, içten gelmektedir çünkü, içgüdüseldir, görülen bir ödül ya da hazza bağlı değildir. Bunu başarabilmek için de, etkin ders çalışma açısından, ders çalışmanın kurallarını kişiye başkalarının söylemesi ve belirlemesinden ziyade, kişinin kendisinin belirlemesi doğru olandır, çünkü ancak böyle olunca bilişsel tutarsızlık olasılığının olması artar. Bir düşünün… Kuralı siz belirlediniz (düşünce) ve uymuyorsunuz (davranış). Bahsi geçmiş olan ve bilişsel tutarsızlığı azaltan üç yönteme de başvursanız, büyük olasılıkla huzura varmaktansa, sadece tekrar tekrar çıkmaza çıkacaksınız çünkü belirlemiş olan sizsiniz, kendinizsiniz. İşte bu gerçekten ötürüdür ki, o kurala uymak size gerçekten görülmeyen bir ödül hazzı verecektir. Niye? Bilişsel tutarsızlık içgüdünüz huzura varmış olacaktır.
Takip eden yazımda, içsel motivasyonu arttıran ve bahsini ettiğim diğer üç faktör ile devam ediyor olacağım.