Obsesif Kompulsif Bozukluk Nedir?
07/08/2021 2021-08-07 23:45Obsesif Kompulsif Bozukluk Nedir?

Obsesif Kompulsif Bozukluk Nedir?
Takıntı veya vesvese hastalığı olarak da bilinen Obsesif kompulsif bozukluk, Türkçeye saplantı-zorlantı bozukluğu olarak çevrilmektedir. Toplumda her 100 kişiden 2 ya da 3’ünde görülebilmektedir. Tedavi edilmediğinde sosyal hayatla beraber iş, okul ve aile hayatını fazlasıyla etkileyebilen bir bozukluktur. Araştırmalar ilk tedaviye başvuru süresinin ortalama on yıl olduğunu bildirmektedir. Başka bir deyişle hastaların çoğu bu rahatsızlık başladıktan yaklaşık 10 yıl sonra tedavi arayışına giriyorlar.
Obsesif kompulsif bozukluk dendiğinde iki kavram karşımıza çıkar: “obsesyon” ve kompulsyon”. Peki, nedir bunlar?
OBSESYON NEDİR?
Obsesyon (takıntı) sürekli olarak akla gelen ve hoş olmayan düşünce, dürtü ve görüntülerdir. İstemsiz bir şekilde akla gelirler. Kişiye ayıp, tehlikeli ve anlamsız gelen bu düşünceler benliğe ve kişiliğe uymazlar ve çoğunlukla rahatsızlık verirler. Bu tarz rahatsız edici düşünceler kişilerde aşırı bir sorumluluk algısına neden olur ve derhal kurtulma isteği uyandırır.
KOMPULSİYON NEDİR?
Kompulsiyon, yani tekrarlayıcı hareketler ise rahatsız edici düşüncelerden kurtulmak, etkisini azaltmak ya da rahatlamak için yapılan davranış ve ritüellerdir. Kişiler bu hareketleri anlamsız ve saçma bulunmasına rağmen yapmadan rahatlayamadıklarını düşünürler. Kompulsiyonlar tam yapılmadığında sıkıntı duyulabilir. Bu sıkıntının sebebi sadece yapılmadığı zaman oluşabilecek sıkıntı hissine katlanılamayacağı düşüncesi olabileceği gibi, tam olarak yapılmadığında kendisinin ya da sevdiklerinin zarar göreceği inancı da olabilir. Bazı tekrarlayan hareketler sık sık ve uzun uzun el yıkamak gibi gözle görülebilir davranışlardır. Ancak bazıları da kişinin zihninden yaptığı davranışlar yani zihinsel ritüeller şeklinde olabilir. Mesela, aklına rahatsız bir düşünce geldiği zaman içinden ikişer ikişer yüze kadar kadar saymak gibi.

OBSESYON VE KOMPULSİYONUN ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
Obsesyon ve kompulsiyonlar birçok alanda kendini gösterebilmektedir. Kir veya mikrop bulaşmasından korkma, zarar vermekten korkma, günahkar olmaktan ve dinden çıkmaktan korkma, kapı, pencere, ocak gibi eşyaların kapalı olup olmadığından emin olamama, en yaygın görülen obsesyon çeşitleri olurken tekrar tekrar yıkanma, duş alma veya ellerini yıkama, kirli olduğu düşünülen nesnelere dokunmaktan kaçınma, kilit, ocak gibi şeyleri sürekli kontrol etme ve sürekli bir şeyleri belli bir biçimde düzenleme, bazı hareketleri tekrarlama gereksinimi duyma (örneğin kapıdan girme / dokunulan bir şeye tekrar dokunma) en sık rastlanılan kompulsiyonlar olarak değerlendirilebilir.
TEDAVİSİ NEDİR?
Obsesif Kompulsif Bozukluğu tedavisinde ilaç tedavisinin yanında bilinen en etkili yöntemlerden biri Bilişsel Davranışçı Terapi yöntemidir. Tedavinin bilişsel kısmı (düşünceler, inançlar, yorumlar ve tutumlar) danışanlara obsesyonla bağlantılı gerçekçi olmayan inançlarını tespit edip onları inceleyip alternatifler geliştirmeyi ve olumsuz inançların doğruluğunu test etmek için davranış deneyleri yapmayı içermektedir. Bu çerçevede gerçekçi olmayan inançlar, düşünce eylem kaynaşması, abartılı sorumluluk algısı, belirsizliğe tahammül edememe ile ilgili çalışılır. Bu çalışmalar sırasında da davranışçı tekniklerden yararlanılır. Burada amaç davranışlar yoluyla düşünce ve inançlarda değişikliği sağlamaktır.
Tedavinin davranışçı kısmında kişi kaygı veren ve kaygı verdiği için kaçınma davranışlarını oluşturan düşüncelerle (obsesyon) aşamalı ve sistematik bir şekilde karşı karşıya getirilmekte ve bu karşılaşmanın oluşturduğu kaygıyı azaltmak için başvurulan tekrarlayıcı hareketler önlenmektedir (tepkiyi engelleme). Bu kısımda hedef, takıntının oluşturduğu rahatsızlık hissinin herhangi bir eyleme başvurulmadan da azalabileceğini görebilmek ve o duruma alışabilmektir. Üzerine gitme ve tepkiyi engelleme alıştırmaları seans içinde planlanır ve mümkünse terapist eşliğinde uygulanır. Danışanın bu alıştırmaları ev ödevleri biçiminde, gerçek yaşam koşullarında da yapması beklenir. Böylece kaygı veren durumlara alışmanın pekişmesi ve danışanın yeni davranış şeklini yaşamına genellemesi sağlanmaya çalışılır.